27 Kasım 2010 Cumartesi

İki: konuşkANLAŞAMAMA

Yaprakların hunhar damlalarla öpüşmesiyle
Devam etti hayat.
İki kekle sağlıksız doyardı karnım,
Ve yapraklar altında sevmeyi öğrenirdim.
Ama severdim öylece, yaklaşmadan,
Usulca...
Aslında yaklaşırdım da uzaklaşırdım.
Soğuk postallarım yanardı yaklaşınca.
Pardon, ben yanardım heyecandan.
Elim yanardı,
                Elim elini yakardı,       
                                   Ve elimi geri çekerdim.
Ve konuşma başlardı.
Konuşulacak birkaç şey vardı aslında,
Ben onları Cumhuriyet Altını gibi saklardım.
Benim çok az Cumhuriyet altınım var aslında
Kilidini kaybettiğim mühürlü kumbaramı saymazsak.
Ve hava kasvetliydi bugün
Ve anlattım derdimi nenelere, bulutlara
Keşke anlatmasaydım derdimi
Keşke ağlatmasaydım neneleri
Onlar ağladı ve sen yağdın,
İyiki yağdın yağmur...
Yeniden üşüdüğümü hissettim,
Ölesiye üşüyorum gerçeklikten.
Dört beden büyük giyiyorum paltomu artık.
Birinin ısısıyla yaşamak için.
Ama o birileri...   
                     Nerde o birileri?

1 yorum: